REKABETİN KORUNMASI HAKKINDA KANUN DEĞİŞİKLİĞİ YÜRÜRLÜĞE GİRDİ

Rekabetin Korunması Hakkında Kanun (“RKHK”) üzerinde yapılan değişiklik (“Kanun Değişikliği”) 24.06.2020 tarihli ve 31165 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak 24.06.2020 tarihi itibari ile yürürlüğe girmiştir. Kanun Değişikliği bilhassa mehaz AB Rekabet Hukuku’nda uygulama alanı bulan “de minimis” düzenlemesi, “yapısal tedbir” uygulaması, “taahhüt” ve “uzlaşma” müesseseleri gibi mekanizmalar bakımından dikkat çekici yenilikler barındırmaktadır. Bu noktada Rekabet Hukuku’nun temel işleyişi ve Rekabet Kurulu’nun (“Kurul”) tespit edilen ihlaller karşısındaki tutumu bakımından AB Hukuku ile daha uyumlu bir yapı sağlanmış ve yeni düzenlemeler ışığında kamusal maliyetlerin azaltılmasının yanında sürecin hızlı ve kesin bir şekilde sonlandırılması amaçlanmıştır. Bu doğrultuda tarafımızca önemli görülen değişikliklere aşağıda yer verilmiştir:

1- Kanun Değişikliği ile, RKHK’nin 5. maddesinde düzenlenen “muafiyet” rejimine ilişkin olarak daha esnek bir inceleme sistemi öngören “kendi kendine uygulama” prensibinin, madde lafzındaki hukuki belirliliğin artırılması suretiyle netleştirilmesi ve ülkemiz rekabet hukuku sisteminde daha güçlü bir şekilde yer alması sağlanmıştır. Bu doğrultuda teşebbüsler, muafiyetten yararlanıp yararlanamayacaklarını kendi kendilerine değerlendirecektir ve/ fakat isteğe bağlı olarak bu konuda tereddüt yaşamaları halinde kuruma başvurabileceklerdir. Öte yandan şartları sağlayan teşebbüsler açısından muafiyet uygulaması emredici olarak düzenlenmiş olup şartlarını sağlayan teşebbüsler açısından Kurul’un taktir yetkisi kaldırılmıştır.

2- Kanun Değişikliği ile, RKHK’nin 7. maddesinde yer verilen birleşme ve devralma işlemlerine ilişkin olarak bugüne kadar kullanılan hâkim durum testi yerine, Konsey Tüzüğü’nde kabul edilen “etkin rekabetin önemli ölçüde azaltılması” testi kabul edilmiş ve böylelikle AB mevzuatına paralellik sağlanmıştır. Bu doğrultuda, mevcut hâkim durumun güçlendirilmesi sonucunu doğuran işlemlere ek olarak rekabeti önemli ölçüde azaltabilecek işlemler de yasaklanmıştır.

3- RKHK’nin 9/1 maddesi üzerinde yapılan değişiklik ile rekabet ihlaline son verme noktasında, davranışsal tedbirlerin sonuç vermediği hallerde başvurulacak istisnai bir yol olarak, Kurul nihai kararlarında “yapısal tedbirler”in (mesela teşebbüslerin belirli faaliyetlerine son verilmesi, ortaklık paylarının veya malvarlıklarının devredilmesi gibi) uygulanabileceği düzenlenmiştir. Böylelikle Kurul’un ihlaller karşısındaki araçları artırılmış ve rekabet ihlallerine karşı daha etkin bir mücadele sağlanmıştır.

4- Kartellerin tespiti bakımından önem arz eden yerinde inceleme yetkisinin kapsamı, RKHK 15/1-a üzerinde yapılan değişiklik ile genişletilmiş ve veri/belgelerin incelenmesi/kopyalanması/çıktılarının alınması gibi konularda Kurul’un sahip olduğu yetkil açıklığa kavuşturulmuştur.

5- RKHK’nin 41. Maddesine yapılan ilave ile AB mevzuatında yer alan “de minimis” uygulamasına uyumlu bir düzenleme getirilmiştir. Bu kapsamda; fiyat tespiti, bölge/müşteri paylaşımı, arz miktarının kısıtlanması gibi açık ve ağır ihlaller hariç olmak üzere, Kurul tarafından önceden belirlenecek pazar payı ve ciro gibi eşiklerin aşılmadığı durumlarda, anlaşma, uyumlu eylem ve teşebbüs birliği kararları, soruşturma konusu yapılmayabilecektir. Bu değişiklik ile kamu kaynaklarının verimli kullanımı ve kaynakların öncelikli olarak ağır ihlallere yönlendirilmesi amaçlanmıştır.

6- RKHK’nin 43. Maddesinde yapılan değişiklik ile, mehaz AB Rekabet Hukuku’nda uygulanan “taahhüt” ve “uzlaşma” müesseselerine yer verilmiştir. Teşebbüslere ön araştırma ve soruşturma sürecinde rekabet kaygılarını giderici taahhütte bulunma imkânı tanıyan Taahhüt Müessesi ile soruşturmanın açılmaması yahut açılan soruşturmanın sona erdirilmesi söz konusu olur. Unutmamak gerekir ki bu ancak, teşebbüs tarafından sunulan taahhüttün kurumca uygun bulunduğu ihtimalinde geçerli olacaktır.

7- RKHK’nin 43. Maddesinde yapılan diğer önemli değişiklik ise yukarıda bahsi geçen uzlaşma müessesi olup, bu doğrultuda soruşturma esnasında ihlalin varlığını kabul eden teşebbüs ile uzlaşmanın sağlanması yönünde bir imkân doğmuştur. Taraflar arasında uzlaşma sağlandığı ihtimalinde, hükmedilecek idari para cezasında %25’e kadar indirim yapılabilecektir. Belirtmek gerekir ki; şayet soruşturma uzlaşma nedeni ile sonlandırılırsa, üzerinde uzlaşılan idari para cezası ve uzlaşma metninde yer alan hususlar dava konusu yapılmayacaktır. İlgili taahhüt ve uzlaşma müesseseleri ile hem soruşturma süresinin kısaltılması hem de kamusal maliyetin azaltılması amaçlanmıştır. Böylelikle kamu kaynaklarının etkin şekilde kullanılması sağlanacaktır.

8- Son olarak belirtmek isteriz ki Kanun Değişikliği, kurum personelleri konusunda; Başkan Yardımcı sayısının üçe çıkarılması, kurum personel unvan/kadro dereceleri/sayıları gibi kuralların açıkça düzenlenmesi, kurumda görevli meslek personellerine “başuzman” eklemesi yapılması, uzman yardımcıları bakımından Devlet Memurları Kanunu ’nda öngörülen hükümlerin uygulanması, cezai ve hukuki sorumluluk bakımından kıyasen Bankacılık Kanunu’nun 104. Maddesinin uygulanması gibi kurumun idari işleyişine ilişkin bazı yenilikler barındırmaktadır ve bu doğrultuda Kurum’un idari yapısı güçlendirilmiştir.

Saygılarımızla,
Güzel Hukuk Bürosu

Bu bilgi notu, Kanun Değişikliği ile ilgili bütün hususları kapsamadığı gibi hukuki danışmanlık niteliğinde de değildir. Konu hakkında hukuki danışmanlık gerekmesi halinde lütfen Güzel Hukuk Bürosu ile iletişime geçiniz.