Ticari Savunma Araçları (Anti-Damping)

İlk anti-damping mevzuatını 1989 yılında çıkarıp aynı yıl bu alandaki uygulamalarına da başlayan Türkiye aradan geçen kısa sürede dünyanın önemli anti-damping uygulayıcısı ülkeleri arasına girmiştir.  Korunma önlemleri soruşturmalarına göreceli olarak daha geç (2004) başlamış olan Türkiye bu alanda da dünyanın en aktif ülkeleri arasında yer almaktadır. Sübvansiyon soruşturmaları ise Türkiye için yeni sayılabilecek bir alandır. Türkiye bugüne kadarki ilk ve tek sübvansiyon soruşturmasını 2008 yılında açmış ve 2009 yılında önlemle sonuçlandırmıştır.  Ancak, sübvansiyon soruşturmaları son yıllarda dünya genelinde bir artış sürecine girmiş olup bu durumun Türkiye’yi etkisine alması ve Türkiye’nin önümüzdeki dönemde sübvansiyon soruşturmalarına daha fazla ağırlık vermesi beklenmelidir.

Mevcut mevzuat çerçevesinde anti-damping, sübvansiyon ve korunma önlemi soruşturmaları Ekonomi Bakanlığı İthalat Genel Müdürlüğü tarafından yürütülmektedir.  Bu soruşturmaların önemli bir özelliği tâbi oldukları hukuki rejimin yalnızca milli hukuka değil uluslararası hukuka da dayanmasıdır.  Türkiye bu soruşturmaları milli mevzuatı çerçevesinde yürütüyor olmakla beraber, Dünya Ticaret Örgütü’nün (“DTÖ”) bu alanları düzenleyen ve Anayasanın 90. maddesi gereği Türk hukuku bakımından kanun hükmünde olan anlaşmalarının hükümlerini de dikkate almak durumundadır.  Diğer taraftan, DTÖ’nün ilgili anlaşmalarının bu örgüt içerisinde görülen devletlerarası davalarda verilmiş olan yargı kararlarıyla oluşmuş olan içtihat çerçevesinde ele alınması gerekmektedir.

Güzel Hukuk Bürosu ticari savunma araçları soruşturmaları konusunda müvekkillerine uluslararası nitelikte hukuki ve teknik desteği sunacak kadroya sahiptir.  Ticari savunma araçlarıyla ilgili hizmetimiz konuları bütünsel bir şekilde ele almakta ve gerekli hallerde Danıştay’da başvurulabilecek yargı yollarını da kapsamaktadır. Diğer taraftan, ticari savunma araçlarıyla ilgili hukuki desteğimiz Türkiye Cumhuriyeti Ekonomi Bakanlığı tarafından yürütülen soruşturmalarla sınırlı olmayıp Türk ihracatçılara karşı üçüncü ülkeler tarafından açılan soruşturmaları da kapsamaktadır.