DİJİTAL SEKTÖRLERDE REKABET HUKUKU UYGULAMALARI (HAKEMLİ)

Legal Banka ve Finans Hukuku Dergisi – Cilt: 9/Sayı 35/Yıl: 2020, s. 833-864

 

Dr. Av. Oğuzkan GÜZEL*

Stj. Av. Başak İrem COŞKUN**

*Oğuzkan Güzel, Güzel Hukuk Bürosu kurucusudur. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi-1994 mezunu olup, aynı üniversiteden AB Rekabet Hukuku Yüksek Lisans-2001 ve Kamu Hukuku (İdare Hukuku) 2007 Doktora derecelerine sahiptir. University of Minnesota, ABD Hukuku, 2004 LL.M derecesine sahiptir.  10 yılı Rekabet Kurumu’nda uzmanlık olmak üzere 20 yıldan fazla süredir rekabet ve regülasyon alanında deneyimi bulunmaktadır.

**Başak İrem Coşkun, Ankara Barosu Stajyer Avukatıdır. Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi-2019 mezunudur. Ankara Üniversitesi Avrupa Birliği Hukuku Tezli Yüksek Lisans Programı’nda akademik kariyerini sürdürmektedir. Makale tarihi itibari ile Güzel Hukuk Bürosu bünyesinde yasal stajına devam etmektedir.

 

ÖZET

Gelişen teknolojinin piyasalara yansıması hukuk düzeninde yenilikçi bir bakış açısı oluşmasını gerekli kılar. Nitekim yaşadığımız dijital çağda geleneksel Rekabet Hukuku uygulamaları, gelişen teknolojinin zemin hazırladığı dijital pazarların sorunlarına cevap verememiş ve geç kalınan sektör araştırmaları sonucunda dijital pazarların birkaç oyuncu nezdinde paylaşılması gündeme gelmiştir.

Bu doğrultuda, sektörde oluşan monopol yapıyı kırmak ve pazara giriş engellerine son vererek sektör içi rekabeti artırmak adına, rekabet otoriteleri tarafından sektör analizleri gerçekleştirilmekte ve hâkim durumda bulunan Google, Facebook, Amazon gibi çok güçlü teşebbüslere yönelik kapsamlı soruşturmalar yürütülmektedir. İlgili soruşturmalarda hâkim durumunu kötüye kullanan teşebbüsler hakkında yalnızca idari para cezasına hükmedilmemekte, ek olarak rekabeti engelleyici davranışlara son verilmesi adına remedies adı verilen ve Türkçeye çareler olarak çevirebileceğimiz uygulamalar öngörülerek Pazar içi dengenin tekrar oluşturulması ve korunması amaçlanmaktadır.

Sonuç olarak geç de olsa Rekabet Hukuku uygulamaları ile dijital sektörün kendine has özellikleri dikkate alınarak yerleşik Rekabet Hukuku prensiplerinin daha yenilikçi bir bakış açısı ile değerlendirilmesi doğrultusunda yeni ticaret modeli olan dijital sektörlerin rekabetçi düzeye getirilmesi hedeflenmektedir.

Anahtar Kelimeler: Rekabet, Dijital, Google, Facebook, Amazon

 

  1. Giriş

İçerisinde bulunduğumuz zaman diliminde hızla ivme kazanan teknolojik gelişmeler, tüm sektörlerde internet üzerinden dijital pazarlara geçişi teşvik etmiştir. 2020 yılı ile birlikte tüm dünyayı da etkisi altına alan COVID-19 Pandemisi, klasik ticaretin dijital ticarete kaymasının çok daha fazla artacağını göstermektedir. Sektörlerin çok ciddi bir çoğunluğunun dijitalleşmesi, geleneksel sektör sisteminde uygulanan sınırların yeniden çizilmesini gerekli kılmıştır. Bu doğrultuda dijitalleşen ekonominin, ekonominin anayasası niteliğindeki Rekabet Hukuku uygulamaları başta olmak üzere birçok hukuk dalını etkilemesi kaçınılmazdır. Nitekim Rekabet Hukuku uygulaması bakımından da yenilikçi bir bakış açısının oluştuğu ve sektörlerin yeni bir gözle değerlendirildiğini görmekteyiz. Özellikle gelişmiş ülkelerin rekabet otoriteleri tarafından dijital sektörlere ilişkin verilen kararlarda, analizlerin temel Rekabet Hukuku kavramlarının sektörün kendine has dinamikleri göz önünde bulundurularak yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu doğrultuda Avrupa Komisyonu (“Komisyon”) ve özellikle Almanya, Fransa, Birleşik Krallık gibi ülkelerin rekabet otoriteleri, doğan yeni sorunlara cevap verebilmek adına dijital sektörde rekabet hukuku üzerine çeşitli çalışmalar yürütmektedir. Ülkemizde de bu çalışmalar ile eşzamanlı olarak, dijital platformlara uygulanacak kuralların sınırlarını belirlemek ve dijitalleşen dünyada rekabet politikalarını yenilemek adına Rekabet Kurumu (“Kurum”) tarafından sektör araştırması yapılmaya başlanmış[1] ve bu doğrultuda dijital ekonomi konularına ilişkin yeni görev tanımlarının belirlendiği duyurulmuştur.[2] Nitekim Kurum, şimdiye kadar dijital platformlara ilişkin Google, Sahibinden.com, Yemek Sepeti, Hepsiburada gibi önemli kararlara imza atmıştır.

Dijital sektörün Rekabet Hukuku sisteminde meydana getirdiği yenilikler ve değişimleri inceleyeceğimiz makalemizde öncelikle dijital sektör ve dijital sektör içerisinde hizmet veren e-Ticaret kavramları açıklanacak ve sektörün kendine has dinamiklerinin, Rekabet Hukuku kavramları açısından nasıl yorumlandığı incelenecektir. Bu incelemeler ışığında, dijital sektör üzerinde yaşanan rekabet ihlallerine ilişkin ABD, AB ve Türkiye rekabet otoriteleri tarafından yapılan soruşturma ve kararlara yer verilecek ve tarafımızca sektöre yönelik genel bir değerlendirme yapılarak dijital sektörde rekabet hukuku ve regülasyonların nasıl yapılması gerektiğine dair önerilerimiz ile makalemiz sonuçlandırılacaktır.

  1. Dijital Sektörün Kendine Has Dinamikleri

Bilhassa son on yılda ülkemizde ve dünyada ciddi bir ivme kazanan internet girişimciliği, geleneksel sektörlere alternatif nitelikte bir dijital sektör oluşturmuştur. Dijital sektör, geleneksel sektör tiplerinin internet ortamında yer alması ile oluşmuş teknoloji bazlı inovatif bir sektördür ve içerisinde yer alan pazarlar “o kadar farklıdır ki rekabet prensipleri bakımından benzersiz bir muameleyi hak ederler.”[3] Nitekim dijital pazarların geleneksel piyasalardan farklı olarak kendine has dinamikleri bulunmaktadır[4] ve Pazar analizleri yapılırken rekabet otoriteleri tarafından bu dinamikler özellikle dikkate alınmalıdır. Bu doğrultuda Gürkaynak’ın da belirttiği gibi “ilgili vakaların rekabetçi veya rekabet karşıtı etkilerini değerlendirirken Kurul, dijital pazarların spesifik dinamiklerini incelemelidir.” [5]

Bu sektörde faaliyetler, dijital platformlar aracılığı ile gerçekleştirilir ve bu platformlar üzerinden yapılan ticaret E-Ticaret olarak ifade edilir. Bu bakımdan, dijital sektörü anlayabilmek için, sektörün demir başı olan dijital platformların, E-Ticaret sisteminin ve Rekabet Hukuku kavramlarının bu sistemlere nasıl entegre edildiğinin anlaşılması gerekmektedir.

Dijital sektörün kalbi olan E-Ticaret Sistemi (e-commerce), “internet üzerinden mal ve hizmet alım ve satımı[6] olarak tanımlanmaktadır ve bu ürün ve hizmetlerin dağıtımı, pazarlanması, satışı vb. hizmetler dijital platformlar aracılığı ile gerçekleştirilir. Türkiye pazarında çok kısa sürede yer edinmiş E-Ticaret sistemi tanımına Rekabet Kurumu’nun D-Market Karar’ında[7] da yer verilmiş olup “web teknolojilerindeki gelişmelerle ortaya çıkmış yeni bir tür alışveriş ortamı ve dijital platformlar üzerindeki sanal mağaza uygulamaları ile tüketicilerin internet üzerinden elektronik ortamda; bilgisayardan otomobile, kitaptan pizzaya birçok ürünü mağazalara gitmeksizin günün her vakti doğrudan alabildiği bir sistem” olarak ifade edilmiştir. E-Ticaret tanımında sıklıkla bahsi geçen dijital Platform ise Avrupa Konseyi tarafından, “iki (veya çok taraflı) pazarda faaliyet gösteren ve iki veya daha fazla farklı ama birbirine bağımlı kullanıcı grubu arasındaki etkileşimi sağlamak için İnternet’i kullanan bir girişim[8] olarak tanımlanmıştır. Bu doğrultuda Amazon, E-Bay gibi Pazar yerleri; Apple gibi uygulama mağazaları; Facebook, Instagram gibi sosyal ağ siteleri ve Google, Yahoo gibi arama motorları çeşitli E-Ticaret hizmetleri için bir dijital altyapı oluşturmaktadır.

Dijital platformun soruşturmalarda sıklıkla üzerine değinilen karakteristik özelliklerinden birisi “dolaylı ağ etkisi” olup bu etki sektördeki bir başka karakteristik özellik olan Pazar yapısının “çok taraflı” oluşundan kaynaklanmaktadır. Dolaylı ağ etkisi (indirect effect), dijital platformlarda müşteri gruplarının talepleri arasındaki bağımlılık ilişkisi ile alakalı olup kısaca bir mal veya hizmet kullanıcısının ilgili ürünün değeri üzerinde, mevcut veya potansiyel kullanıcılara olan etkisini ifade eder.[9] Örneğin kişilerin sosyal ağ platformları arasından Facebook’u kullanmayı tercih etmesinin tek nedeni bu platformun arkadaşları tarafından kullanılması dahi olabilir. Öyleyse dijital platformları kullanmanın değeri, doğrudan kullanıcı sayısına bağlıdır. [10]

Dolaylı ağ etkisinin oluşmasına sebebiyet veren çok taraflı Pazar yapısı ise Pazar içerisindeki oyuncu grupları ile alakalıdır. Geleneksel tek taraflı Pazarlardan farklı olarak, dijital platformlar üzerinden sağlanan hizmet birden fazla müşteri grubuna yani birden fazla talep kaynağına yöneliktir.[11] Bir başka değişle, platformun bir tarafında platform aracılığı ile mal veya hizmet sunan içerik sağlayıcı/perakendeci varken diğer tarafında bu mal veya hizmete ihtiyaç duyan kullanıcılar vardır. Dolayısıyla, birbirine ikame olabilecek ürün/coğrafya sınırlarının belirlenmesi noktasında birden fazla karar biriminin eğilimlerinin değerlendirilmesi gerekmektedir.[12]

Dijital platformlarını rekabet otoritelerinin soruşturmaları ile karşı karşıya bırakan etken, sektöre has bahsi geçen dinamikler olduğu kadar, sektördeki çalışma prensibidir. Dijital platformlar, veri toplamak ve işlemek için tasarlanmış algoritmalarla yeni iş modellerine sahiptir ve bu verilere dayanarak alınan kararlarla çalışırlar.[13] Bu bakımdan özellikle verilerin büyük çoğunluğunun birkaç oyuncu nezdinde toplanması, dijital sektörün rekabet hukuku çerçevesinde ele alınmasını gerekli kılmıştır.

  1. Dijital Sektörde ABD ve AB Rekabet İhlalleri Kararları

Dijital sektörlerin rekabet hukuku açısından ele alınması, Pazar payları çok yüksek olan Google, Amazon, Facebook, Apple gibi hâkim durumda olan platformların Pazara giriş engeli oluşturduğunun ve pazara girmeyi başaranların da sonuç itibariyle bu güçlü şirketlerce satın alınarak hali hazırda baskın durumunda olan şirketlerin daha da güçlendiğinin dikkatleri çekmesi ile başlamıştır. Örneğin, ABD çevrimiçi kullanıcılarının yüzde yetmiş beşinden fazlası, çoğu zaman Amazon üzerinden alışveriş yapmaktadır.[14] Öte yandan Apple ve Google, ABD’deki tüketiciler tarafından yapılan tüm mobil uygulama harcamalarının %95’inden fazlasını kontrol etmektedir. Nitekim Facebook, lider sosyal ağ sitesidir ve Google en yüksek payla arama motoru pazarına hâkim pozisyondadır.[15] Bu doğrultuda bahsi geçen platformların rekabet otoriteleri incelemelerine tabi tutulmaları kaçınılmazdı.

  • Facebook Kararları
    • ABD Rekabet Otoriteleri ve Mahkeme Kararları

Kuzey Amerika’nın en popüler sosyal medya platformu[16] olan Facebook, sosyal medya ve çevrimiçi arama motorları tarafından çok yaygın olarak kullanılan “kullanımı ücretsiz” (free to use) modeli ile hizmet vermektedir.[17] Bu noktada, dünya rekabet otoritelerinin gözlerini Facebook’a çeviren unsur, bu şirket gelirlerinin hedefli reklamcılık ve kullanıcı verilerinden sağlanmasıdır.[18] Bir diğer deyişle Facebook gücünü kullanıcılarından aldığı ücretlerden değil, kullanıcılarının kişisel verilerinden alır. Fakat bu güç, Facebook’a Pazar üzerinde hakimiyet sağladığı gibi, “bir şirketin ‘esaslar üzerindeki rekabet’ sınırları dışında davranışlarda bulunarak tekel gücü elde etmesi”ni yasaklayan Sherman Yasası’na[19] (Amerikan Rekabet Yasası) aykırılık dolayısı ile çeşitli eyaletlerde aleyhine davalar açılmasına da sebebiyet vermiştir.  Örneğin, 2019 senesinde Federal Ticaret Komisyonu tarafından gerçekleştirilen meşhur Cambridge Analytica soruşturması, rekabet ihlallerine ilişkin tarihin en yüksek cezası ile sonuçlanmış ve Facebook, kullanıcılarını kişisel verilerini gizli tutabilme haklarına karşın onları aldattığı gerekçesi ile beş milyar dolar cezaya mahkûm edilmiştir.[20]

Cambridge Analytica başta olmak üzere Facebook aleyhine açılan davaların ana sebebi, Srinivasan tarafından da belirtildiği üzere, “kullanıcıların dijital aktivitelerini izlenmesi ve kaydedilmesinin Facebook’un sosyal platform marketinde tekelci rantı oluşturması”dır.[21] Nitekim ortaya çıktığı dönemde Facebook’u rakiplerinden ayıran unsur, kullanıcıların dijital izlerinin izlenmeyeceği ve takip edilmeyeceğini vaat[22] eden şirketin, gizliliğe verdiği önemdi[23]. Facebook şirketi, mahremiyet noktasında endişenin hâkim olduğu dönemde uyguladığı bu stratejisi sayesinde “marketteki rekabeti kapatmıştır.”[24] Nihayetinde, pazardaki gücü arttıkça gizlilik politikasında değişikliğe giderek, Cambridge Analytica örneğinde görüldüğü üzere verilerin paylaşımına varan davranış biçimleri nedeniyle ile ciddi yaptırımlarla karşı karşıya kalmıştır ve kalmaya da devam etmektedir.

  • Almanya Federal Kartel Ofisi Kararı

Dijitalleşme alanında ekonominin rekabet hukuku çerçevesinde ele alınması bakımından ciddi çalışmalar yapan Almanya örneği AB bakımından dikkat çekicidir. Nitekim Almanya, dijital platform pazarı üzerinde oluşan yeni iş modellerinin ve yenilikçi dijital ürün ve hizmetlerin rekabet hukuku alanında birtakım değişiklikler yapılmasını gerekli kılacağına dikkat çeken ilk ülkelerdendir ve bu doğrultuda 2017 yılından itibaren rekabet yasasını, dijital ekonominin yeni özelliklerine uyarlamak için revize etmiştir.[25]

Alman Rekabet Otoritesi Bundeskartellamt’ın (“Federal Kartel Ofisi”) Facebook’a ilişkin öncü nitelikteki 6 Şubat 2019 tarihli kararı[26], dijital sektörlerde veri hakimiyetinin rekabet hukuku perspektifi ile ele alınması bakımından çok önemli bir karardır. Federal Kartel Ofisi ilgili kararında, özellikle Facebook’un geleneksel sektörlerden farklılık arz eden dinamiklerini inceleyerek, çok taraflı Pazar içerisinde yer alan Facebook’un kullanıcılar (private users) ve reklamcılara (advertisers) ek olarak yayıncılar (publisher) ve geliştiricilerle (developers) de arasında dolaylı ağ etkisi olduğunu ve Facebook tarafından Pazara dahil edilen bu oyuncuların da kullanıcılar ile arasında bir dolaylı eğ etkisi oluşturulduğunu belirtmiştir.[27] Bu yeni oyuncular, platform içindeki trafik akışından faydalanarak kendi sitelerinin ve uygulamalarının tanınırlıklarını artırırlar. Nitekim Facebook reklam bazlı bir finansal sisteme sahiptir ve pazarda yer alan oyuncular arasındaki dolaylı ağ etkisi hedefli reklamcılık aracılığı ile Facebook’un gelirlerini oluşturmaktadır. Bu bakımdan Federal Kartel Ofisi tarafından “reklam destekli bir sosyal ağın genellikle büyük miktarda kişisel veri işlemesi gerektiği dikkate alınarak[28] ilgili soruşturmada, Rekabet Hukuku prensiplerinin yanında Avrupa Genel Veri Koruma Yönetmeliği (General Data Protection Regulation) (“GDPR”) çerçevesinde Kişisel Veri Hukuku prensipleri de ele alınmıştır.[29]

Bu bağlamda hâkim durum değerlendirmesi yapan Federal Kartel Ofisi; Facebook’un ilgili pazardaki payını, kullanıcıların pazarı terk etme/ değiştirme imkanlarını, Facebook’un kişisel verilere ulaşma gücünü ve bütün bu kapsamda pazarda bir giriş engeli oluşup oluşmadığını ve Facebook’u ilgili pazarda bir Monopol haline gelip gelmediğini inceleyerek Facebook’un ulusal sosyal ağ pazardaki baskın şirket olduğuna karar vermiştir.[30] Kullanıcı temelli Pazar payı (user-based market share) bakımından  pazar payının %95’ine sahip olduğu belirtilen Facebook’un[31]pazardaki rekabet açısından ilgili kişisel verilere mükemmel erişim gücü bulunduğu” ve Facebook’un kapsamlı veri kaynaklarının sosyal ağların bu tür kişisel verilerle yönlendirildiği göz önünde bulundurulduğunda rekabet için son derece önemli olduğu belirtilmiştir.[32] Nitekim, bu özel veriler, kişiye özel reklamcılığı (targeted advertising) kolaylaştırmaktadır.[33] Bu açıklananlar doğrultusunda hâkim pozisyonda bulunan ve veri gücü sayesinde Pazara giriş engeli oluşturarak pazara oyuncu girişini engelleyen/ mevcut oyuncuların pazardan çekilmesine sebep olan Facebook’un; Facebook dışındaki kaynaklardan kullanıcı/cihazlarla ilgili veri toplamasına ve Facebook’ta toplanan verilerle birleştirmesine olanak tanıyan Facebook Veri Politikası’nın kullanılmasının ve fiilen uygulanmasının, sosyal ağ pazarındaki hakim durumun kötüye kullanılması anlamına geldiğini belirtmiştir.[34] Zira Facebook kullanıcılarının Facebook’u kullanabilmek için, Facebook’un kendi internet sitesi dışındaki sitelerdeki ya da akıllı telefon uygulamalarındaki verileri de kullanabilmesini ve bu verileri kullanıcının Facebook hesabı ile ilişkilendirebilmesi öngören hizmet koşullarını kabul ettiğini beyan etmesi gerekmektedir. Bu da Facebook gibi çok yaygın kullanımı olan bir sosyal ağ platformunun Instagram gibi kendi kontrolündeki sitelerden ve uygulamalardan ve kendi kontrolünde olmasa da Facebook Business Tool özelliğini ya da Facebook Analytics hizmetini kendi sitelerine entegre eden veya Facebook Audience Network’e dahil olan üçüncü taraf sitelerinden veri toplayarak verileri birleştirmesine olanak sağlamaktadır. Sonuç olarak Facebook, kullanıcılarının aslında farkında olmadan kabul ettikleri hizmet koşulları sayesinde, her bir kullanıcısı nezdinde benzersiz bir veri tabanı elde etme imkanına sahip olmaktadır. Bu noktada Federal Kartel Ofisi, Facebook’un açıklandığı şekilde verileri toplayarak birleştirmesine olanak sağlayan ve kişisel veri hukukuna ayrılık teşkil ettiğini düşündüğü yapısını rekabet hukukuna aykırı bularak bu davranışı yasaklamıştır. Nitekim Alman Rekabet Otoritesi, Facebook’un hizmet şartlarının bir rekabet ihlaline yol açıp açmadığını tespit etmek noktasında kişisel veri hukuku normlarını kullanarak, Facebook’un kendi uygulama ve web sitelerinden topladığı verilerle üçüncü taraf web sitelerinden kullanıcıların bilgisi olmaksızın sitelere yerleştirilen eklentiler sayesinde topladığı verileri birleştirmesini, sosyal ağ pazarındaki hâkim durumunu sömürücü iş koşullarının uygulanması suretiyle kötüye kullanması olarak değerlendirmiştir.

İlgili kararda, her ne kadar bir ceza öngörülmese de Facebook Grubu’na ait bu şirketlerin davranışlarını değiştirmeleri ve Almanya Pazarı’nda kullanılmaya devam edilebilmeleri için Almanya’daki kullanıcılarına sunulan hizmet şartlarının ve veri işleme koşullarının değiştirilmesi gerektiği belirtilmiştir.[35] Bu doğrultuda ilgili karar ile Facebook’un; “facebook.com” ve “facebook.de” adreslerinde sunulan hizmetlerine ilişkin olarak, Almanya’da ikamet eden Facebook Kullanıcılarının Federal Kartel Ofisi tarafından ifade edildiği üzere bir nevi kabul etmek zorunda bırakıldığı Facebook Kullanım Koşulları, Veri Yönergeleri, Çerez Yönergeleri dahil olmak üzere her türlü sözleşme şartlarının, üçüncü taraf web site kullanımları yahut Facebook grubunun sahip olduğu diğer sosyal platformların (WhatsApp, Instagram vb.) kullanımı esnasında kullanıcı verilerinin toplanmasına, kullanılmasına ve bu verilerle Facebook arasında bağlantı kurulmasına izin veren hükümleri yasaklanmıştır.[36]

Federal Kartel Ofisi’nin bu kararı, karara konu davranışlarının dayanak noktasının rekabet hukuku normlarından ziyade kişisel veri hukuku normları olduğu yani Federal Kartel Ofisini’nin bir düzenleyici kurum olarak yetki sınırlarını aştığından bahisle çok eleştirilmiştir. Nitekim, ilgili karar Facebook tarafından Düsseldorf Eyalet Yüksek Mahkemesi’ne taşınarak (Oberlandesgericht Düsseldorf) (“OLG”) yürütmenin durdurulması talep edilmiştir. Bu noktada Federal Kartel Ofisi kararının hukuka uygunluk denetimini yapan OLG’nin üzerinde durduğu konu, kişisel veri hukukuna aykırılığın doğrudan bir rekabet ihlaline sebebiyet verip veremeyeceği meselesidir. Veri hukukunu, rekabet hukuku bağlamında bir nevi yeni bir ihlal tipi olarak ele alan Federal Kartel Ofisi aleyhine OLG, kişisel veri hukukuna aykırılığın rekabet hukuku açısından bir ihlal teşkil edeceği noktasında şüpheler olduğunu belirterek özellikle somut olay bakımından kullanıcılar nezdinde zararın oluşmadığından bahisle yürütmenin durdurulmasına karar vermiştir. [37]

OLG’nin yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararını Alman Federal Mahkemesi (Bundesgerichtshof) önüne taşıyan Federal Kartel Ofisi ise kişisel verilerin araç olarak kullanılması yoluyla dijital platformların ciddi bir güç elde ettiği ve bu gücün kötüye kullanılarak rekabetin ihlal edilerek pazara giriş engeli oluşturulduğu yönündeki iddiasında direnmektedir. Belirtmek gerekir ki yukarıda da bahsi geçtiği gibi dijital sektörün hukuk düzenindeki yerini büyük bir ciddiyetle ele alan Federal Kartel Ofisi için Facebook soruşturması bir başlangıçtır ve halihazırda soruşturulması yürütülmekte olan Amazon başta olmak üzere GAFA olarak bilinen büyük teknoloji firmaları da aynı şekilde rekabet hukuku denetiminden geçecektir. Nitekim bu noktadaki ilk görüşünü açıklayan Alman Federal Mahkemesi de devrim niteliğinde bir karar vererek dijital platformların rekabet hukuku açısından yeni bir perspektif ile ele alınmasının önünü açmıştır.[38] Alman Kartel Ofisi lehine karar vererek yürütmenin durdurulması yönündeki OLG kararını kaldıran Federal Mahkeme, tüketici tercihi ve kullanıcıların kendi adlarına karar verme egemenliğine odaklanmış olup, kararında Facebook’un hakim durumda olduğu ve hakim durumunu kötüye kullandığı konusunda şüphe olmadığını belirtmiştir.[39] Nitekim bir kullanıcı Facebook.com üzerinde oturum açtığında bu sosyal ağı kullanabilmek için Facebook’un kendisinde sorduğu her soruya adeta ‘evet’ yanıtını vermek zorunda kalır. Facebook bunu, ‘kişiselleştirilmiş bir kullanıcı deneyenimi’ olarak nitelendirir, ki bunun anlamı Facebook’un; Instagram, WhatsApp ve üçüncü taraf sitelerinden aldığı verileri toplayarak birleştirmesidir. Bunun için maddi bir değer ödenmez fakat “aslında kullanıcı bir ödeme yapar -bir nevi bağlanmak gibi-, para ile ödeme yapmaz fakat kişisel verilerinin kullanımı ve işlenmesi için onay verir. İsteğinin ötesine geçen bir hizmeti tüketmek durumunda kalır.” Podszun tarafından bu durum basit ama çok güzel bir örnekle ifade edilmiştir: “Sanki bir kadeh şarap içmek için bir bara gidersiniz ve Şarabın yanında istemediğiniz halde otomatik olarak bir atıştırmalık verildiğini öğrenirsiniz. İlk bakışta güzel gözükebilir fakat hiç dokunmasanız bile bu atıştırmalığın parasını ödemek durumunda kalırsınız.” [40]

Kararda bu durum, kullanıcılara dayatılan hizmetin genişlemesi/uzantısı (aufgedrängte Leistungserweiterung) olarak ifade edilmiştir:

“..Ürün veya hizmetlerin zorunlu olarak bağlanması durumunda olduğu gibi, hizmet kapsamının genişletilmesinin müşterilerin istismarı veya rekabete engel olduğu ortaya çıkarsa, hem dikey ilişkide hem de yatay ilişkide rekabeti bozucu etkiler ortaya çıkabilir… Hizmetlerin dayatılan genişletilmesinin rekabete aykırı doğası, burada hem müşterilerin sömürülmesinden hem de rekabeti engelleyici etkisinden kaynaklanmaktadır.[41]

Özet olarak Alman Federal Mahkemesi bu davadaki sorunun, Facebook’un GDPR’nin veri koruma hükümlerini ihlal edip etmediğinden ziyade Facebook’un kullanıcı şartlarının kullanıcılara verileri nasıl birleştireceği konusunda bir seçenek sunmadığından bahisle, Facebook’un kullanım koşullarının hakim durumun kötüye kullanımı olduğu yönünde karar vermiş ve  dijital sektörde faaliyet gösteren bir platformun hem Rekabet Hukuku prensiplerinin yeni dinamikleri göz önünde bulundurularak ele alınması hem de ilgili platformların kişisel veri bazlı çalıştığı belirtilerek Kişisel Veri Hukuku prensiplerinin de incelemeye dahil edilmesi bakımından önemli bir karar olarak yerini almıştır. Belirtmek gerekir ki Makale tarihi itibariyle dava OLG’de görülmeye devam etmektedir fakat yürütmenin durdurulması kararının iptal edilmesi doğrultusunda Facebook, Alman pazarındaki kullanım koşullarını ve hizmet şartlarını Federal Kartel Ofisi kararı doğrultusunda revize etmek durumundadır.

  • GOOGLE Kararları

Veri odaklı ağ etkileri ve verilerin kontrolünün pazara giriş engeli oluşturan yapısı, dijital platformlar üzerindeki rekabet hukuku açısından son derece dikkat çekicidir ve rekabet otoriteleri tarafından ciddi çalışmalar yürütülmektedir. Örneğin, Dijital Hizmetler Regülasyonu (düzenlemesi) hazırlığı içerisinde olan Komisyon, dijital platformların piyasa gücü ve market içerisindeki bir nevi “bekçilik” niteliğindeki konumları üzerinde 600.000 Euro tutarında bir bütçe ile çalışma başlatmış ve çalışmanın özellikle platformların güçlü ağ etkilerine ilişkin ve “kazanan çoğunu alır” (winner takes most) ile karakterize edilen bir ekonomide, baskın dijital platformlar ve piyasaya yeni girenler arasındaki rekabet eşitsizlikleri konularında sağlam veri, öngörü ve analizler barındırmasını istemiştir.[42]  Nitekim “multi-homing, platform farklılaşması ve tıkanıklık gibi faktörler her ne kadar platformalar arası rekabetin oluşmasında rol oynasa da, bilhassa büyük dolaylı ağ etkileri, tek bir baskın platformda doğal tekel durumuna yol açabilir.”[43] Zira, Geradin’in makalesinde belirttiği üzere, Komisyon’un iş tanımında yer verdiği şekli ile, “kritik miktarda kullanıcı veya cihaz verisi birikimi, pazara girebilmenin herhangi bir rakip için son derece zor olabileceği duruma yol açabilecek derecede tartışılmaz bir rekabet avantajı sağlar.”[44] Özellikle arama motorları ve sosyal platformlar bakımından böylesi bir Pazar yapısı, bu platformların geçmiş veri dataları sayesinde pazara giriş engeli oluşturduğundan, korunur ve pazara hakim pozisyonda bulunan bu platformların daha yüksek kalitede hizmet vermesini sağlar.[45] Örneğin, Google gibi çok kullanıcılı bir platform, arama motoru algoritmalarını geliştirmek için kullanıcıların arama verilerini kullanabilirken pazara yeni giren oyuncuların böyle bir avantajları yoktur.[46] Yeni oyuncular pazara girebilmeyi başarsa bile, rekabetçi baskılara uzun süre dayanamayarak baskın platformlar tarafından satın alınmaları muhtemeldir.[47] Nitekim Google, 1998’deki kuruluşundan bu yana 212 işletme satın almış ve bu satın almaların değeri 17 milyar doları aşmış durumdadır.[48]

Belirtmek gerekir ki, rekabet otoriteleri bakımından ciddi endişeler oluşturan mevcut durum, Facebook, Amazon gibi sosyal platformların ve ciddi bir veri birikimi olan Google arama motorunu, rekabet ihlaline ilişkin birçok soruşturma ile karşı karşıya bırakmıştır. Nitekim 2010 senesinden itibaren Avrupa Komisyonu Google aleyhine Avrupa Rekabet Hukuku’nun ihlal edilmesinden bahisle üç ayrı soruşturma yürütmüştür.[49]

Komisyon tarafından Google/Karşılaştırmalı Alışveriş Servisleri’ne ilişkin yürütülen AT.39740 sayılı soruşturma 2010 senesinde başlatılmış olup uzun bir inceleme sürecinin ardından soruşturma, 2017 tarihinde sonuçlanmıştır. İlgili Google Shopping 2017 Kararı’nda[50]; Google’ın rakip hizmet servislerini geri plana atarak yalnızca kendi Karşılaştırmalı Alışveriş Hizmetlerine önemli bir yer sağladığını belirten[51] Komisyon, arama sonuçlarını bir başka Google ürünü olan Karşılaştırmalı Alışveriş Servisleri lehine “yasadışı bir avantaj” sağlamak şeklinde kullanmak suretiyle hâkim durumunu kötüye kullandığı gerekçesi ile Google aleyhine 2.42 milyar Euro cezaya hükmetmiştir.

Kararda Komisyon’un üzerinde durduğu konu Google’ın fırsat eşitliğine aykırı bir şekilde hareket etmesidir. Nitekim, Karşılaştırmalı Alışveriş Servisi’ne tanınan yasadışı avantaj sayesinde, bu servislerin arama sonuçlarının ilk sıralarında yer alması ve böylelikle rakip alışveriş servislerine nazaran ciddi bir trafik akışı sağlanması söz konusudur. Sonuç olarak ilgili kararda “hâkim pozisyondaki şirketlerin, hâkim oldukları pazarda veya ayrı pazarlarda rekabeti kısıtlayarak güçlü pazar konumlarını kötüye kullanmama konusunda özel bir sorumluluğu” bulunduğu belirtilerek, Google’ın “rakip karşılaştırmalı alışveriş hizmetlerine kendi hizmeti ile eşit muamelede bulunma ilkesine uyması” yönünde karar verilmiştir.[52]

Komisyon’un Google aleyhine yürüttüğü ikinci soruşturma ise 2015 senesinde Microsoft, Nokia ve Oracle’ın ilgili dönemde üyesi bulunduğu Fairsearch isimli bir ticari grubun şikâyeti üzerine başlatılan ve Google aleyhine rekor ceza ile sonuçlanan AT. 40099 sayılı Google Android 2018 soruşturmasıdır.[53] İlgili soruşturma kararında Komisyon; Google’ın genel internet arama hizmetleri, lisanslanabilir mobil işletim sistemleri, Android mobil işletim sistemleri için App Store’lar pazarında hâkim durumda bulunduğunu ve hâkim durumunu kötüye kullanarak Android cihaz üreticilerine ve mobil ağ operatörlerine getirdiği sınırlamaların Avrupa Rekabet Hukuku bakımından yasadışı olduğunu belirtmiştir. Kararda; “Android işletim sistemi kullanan cep telefonları ve tablet üreticilerinin Google arama motorunu önceden ayarlanmış arama motoru yapması ve kullanıcıların uygulama indirmek üzere Playstore’a girmek için Google’ın internet tarayıcısı Chrome’u indirme zorunluluğu bulunması”, “cihaz üreticileri ve cep telefonu servisi sağlayan şirketlere Google’ın motorunu tek seçenek olarak sunmaları için mali teşvikler verilmesi” ve “üreticilerin Anroid’in açık kaynak kodlarını temel alan rakip işletim sistemleriyle çalışan cihazlar satmasının önlenmesi” yönündeki davranışların pazarda rekabet oluşmasına engel oluşturduğu belirtilerek Google aleyhine 3.4 milyar Euro cezaya hükmedilmiştir.[54] Bu doğrultuda Google’ın kararın bildirilmesinden sonraki 90 gün içinde ihlalleri etkili bir şekilde sona erdirmesine ve aynı veya eşdeğer etkiye sahip herhangi bir fiil veya davranıştan kaçınmasına karar verilmiş ve “karara uyulmaması halinde Komisyon’un, bir önceki iş yılında Google’ın ana şirketi olan Alphabet’in ortalama günlük cirosunun %5’i kadar günlük periyodik ceza ödenmesi” yönünde bir ek ceza öngörülmüştür.[55]

Son olarak Avrupa Komisyonu’nun AT. 40411 sayılı soruşturmasına ilişkin Google AdSense 2019 Kararı’nda ise, Google Shopping 2017 Kararı ile 2.42 milyar Euro cezaya, 2018 tarihli Google Android Kararı ile 4.3 milyar Euro cezaya hükmedilen Google, bu defa arama ağı reklam aracılık platformunda hâkim durumunu kötüye kullandığından bahisle 1.49 milyar Euro cezaya hükmedilmiştir.[56]

Kararda yer verildiği üzere, AdSense uygulaması “bir çevrimiçi arama ağı reklam aracılık platformu olarak çalışmaktadır” ve web site sahipleri ile reklam verenler arasında aracılık yapan Google ilgili Pazarda “açık ara farkla en güçlü konumda bulunmaktadır”[57] Google bu aracılık hizmetlerini “bireysel olarak müzakere edilen anlaşmalar yoluyla gerçekleştirir”[58] ve Pazardaki en güçlü oyuncu olması, Google ve üçüncü taraf internet siteleri arasındaki anlaşma şartları sayesinde mümkün olmuştur. Zira ilgili anlaşma hükümleri, soruşturma kapsamında Komisyon tarafından incelemeye tabi tutulmuş ve incelemenin sonucunda hükümlerin rakip teşebbüsler açısından kısıtlayıcı nitelikte olduğu yönünde karar verilmiştir. Kararda ifade edildiği üzere, Google ve üçüncü taraf web site sahipleri arasında yapılan anlaşmalara 2006’dan itibaren Google tarafından münhasırlık klozu (exclusivity clause) eklenmiş ve bu doğrultuda yayıncıların, “arama sonuçları sayfalarına rakip arama motorlarının herhangi bir arama reklamı yerleştirmesi yasaklanmıştır.” 2009 tarihinden itibaren ise Google, münhasırlık klozu yerine “premium yerleştirme” klozu getirmiş ve böylelikle “rakiplerin arama reklamlarını üçüncü taraf web sitelerinde en görünen ve en çok tıklama alan yerlerde yayınlamaları engellenmiştir.” Yine 2009 senesinden itibaren, sözleşmeye Google tarafından eklenen hüküm ile “yayıncıların, rakip reklamların gösterilme biçiminde değişiklik yapmadan önce Google’dan yazılı onay alması gerekliliği getirilmiştir.” Bu doğrultuda Komisyon, rakip arama motorlarının reklamlarının ilgi çekiciliğinin Google tarafından kontrol edilebildiği sonucuna ulaşmıştır.[59]

Komisyon tarafından yapılan soruşturma sonucunda, çevrimiçi arama ağı reklam aracılık Pazarında hâkim durumda olan ve “bahsi geçen davranışları doğrultusunda rakiplerinin ilgili pazarda rekabet etmesini engelleyen Google’ın hâkim durumunu kötüye kullandığı” yönünde karar verilmiş ve “hâkim durumda bulunan teşebbüslerin bu hâkim güçlerini kötüye kullanmamaları şeklinde özel bir yükümlülüğü bulunduğu”[60] belirtilmiştir. Bu doğrultuda ilgili karar ile Google hakkında yalnızca para cezasına hükmedilmemiş ek olarak, rakip teşebbüslerin pazara girişini engelleyen yasadışı davranışlarına son vermesi ve aynı veya eşdeğer etkiye sahip davranışları sergilemekten kaçınmasına karar verilmiştir.[61]

  • Dijital Platformlara Yönelik AB Rekabet Hukuku Uygulamaları

Makalemizde şimdiye kadar daha çok dijital platformların, kullanıcı sayısına orantılı bir şekilde sahip oldukları veri kaynaklı Pazar güçlerinden ve bu gücün kötüye kullanılmasından doğan rekabet ihlallerine yer verilmiştir. Öte yandan, çok taraflı olan bu platformların Pazar gücü, dikey entegrasyon aracılığı ile daha da sağlamlaştırılmıştır.[62] Örneğin “Amazon, Apple gibi hâkim durumdaki platformlar hizmetlerini dikey olarak yukarı ve aşağı genişletir ve kendi platformlarındaki perakendecilerle rakip haline gelirler” ve böylelikle daha fazla veri toplama olanağına sahip olarak rekabet güçlerini artırma kapasitelerini geliştirirler.[63] Bu yapının tipik bir örneği olan Amazon, E-Ticaret platformları bakımından bilhassa ilgi çekicidir ve özellikle Avrupa ülkelerinde çeşitli rekabet soruşturmalarına konu olmuştur.

2018 yılında Almanya Federal Kartel Ofisi, 2019 yılında ise Komisyon[64] Amazon aleyhine soruşturma başlatmıştır. Rekabet ihlali noktasında, Komisyon’dan farklı noktalara odaklanan Almanya Federal Kartel Ofisi, Amazon tarafından verilen taahhütlere dayalı olarak soruşturmasını, Avrupa Komisyonu’nun soruşturma başlattığı zamanda sonlandırmıştır.[65]

Komisyon, henüz sonuçlanmayan soruşturmasında Amazon’un üçüncü taraf perakendecilerine yönelik davranışlarına ve Amazon’un satıcı verilerini kendi satışlarında avantaj sağlamak için kullanıp kullanmadığı noktasında odaklanırken[66], Almanya Federal Kartel Ofisi, Amazon’un Alman pazarındaki satıcılara yönelik iş şartları ve uygulamalarının kötü amaçlı olup olmadığına odaklanmıştır.[67] 2019 senesinde sonuçlanan Almanya Federal Kartel Ofisi soruşturmasında Amazon,  Almanya Federal Kartel Ofisi tarafından itiraz edilen genel iş şartlarını değiştireceği ve pazardaki tartışılan uygulamalarına ilişkin rekabet endişelerini ortadan kaldıracak düzenlemeler yapılacağı noktasında taahhütler vermiştir. Düzenlemeler bilhassa müşterilerin pazardaki menfaatlerini olumsuz etkilemeden, perakendeciler için iyileştirme yapılmasına yöneliktir. Amazon, iş şartlarını yalnızca Alman pazar yeri amazon.de için değil, tüm Avrupa pazarları için (amazon.co.uk, amazon.fr, ama-zon.es, amazon.it) ayarlayacaktır.

  1. Dijital Sektörde Türk Rekabet Hukuku İhlal Kararları

Türk Rekabet Hukuku sistemine baktığımızda özellikle Avrupa Komisyonu’nun bakış açısına paralel bir şekilde dijital sektör analizinin gerçekleştiği görülmektedir. Dijital platformlara yönelik yapılan ön araştırma ve soruşturmalarda daha çok hâkim durum değerlendirilmesi yapılmaktadır. Nitekim dijital sektörün kendine has dinamikleri sayesinde, pazarın birkaç oyuncu tarafından paylaşıldığı hatta bazen tek bir oyuncu tekelinde olduğu dikkatleri çekmektedir.

Türkiye’de dijital marketler ve Google hakkında sonuçlanmış rekabet soruşturmaları ve rekabeti ihlal kararları bulunmakta iken Facebook aleyhine açılmış ve sonuçlandırılmış bir rekabet hukuku soruşturması henüz bulunmamaktadır.

  • Google aleyhine Türk Rekabet Hukuku İhlal Kararları

Kurum’un Google’a ilişkin 2015 senesinden itibaren sonuçlanmış beş tane ön-araştırma[68] ve iki tane soruşturma kararı mevcuttur. Ek olarak Ekim 2020 itibariyle devam etmekte olan yeni iki soruşturma yürütülmektedir. Pandemi nedeniyle henüz sözlü savunması gerçekleştirilemeyen Google  Adwords 2019 Soruşturması[69], Google’ın genel arama hizmetlerine yönelik yaptığı algoritma güncellemeleri ve Adwords reklamları ile hâkim durumunu kötüye kullanarak teşebbüslerin faaliyetlerini zorlaştırdığı iddiasını içeren başvuru üzerine yürütülmektedir.[70] İlgili 2019 tarihli soruşturma, Komisyon’un 40411 sayılı ve 20.03.2019 tarihli yukarıda bahsi geçen Google AdSense kararı[71] ile ilgili Pazar bakımından benzerlik gösterdiğinden Kurum soruşturmasının da benzer şekilde bir karar almasını beklemekteyiz. Öte yandan Google Adwords  2019 Soruşturması ile çok yakın zamanlarda başlatılan Google Yerel Ağ 2019 Soruşturması; genel arama hizmetleri pazarında hâkim durumda bulunan Google’ın, kendi yerel arama hizmetini rakiplerini dışlayacak şekilde öne çıkarmak suretiyle hâkim durumunu kötüye kullandığı yönündeki başvuru üzerine yürütülmektedir.[72] Google’a ilişkin Kurul kararları genel itibari ile Avrupa Komisyonu ile paralellik göstermekte iken, Google Yerel Ağ  2019 Soruşturması’nın yalnızca ülkemiz nezdinde incelemeye tabi tutulması ilgi çekicidir. Bu soruşturma kapsamında, Dijital sektöre Rekabet Hukuku uygulanması noktasında ülkemizin öncülük edebileceğini değerlendirmekteyiz.

Google’a yönelik sonuçlanan ilk soruşturma kararı; 19.09.2018 tarihli ve 18-33/555-273 sayılı Google Android Kararı[73] olup ilgili soruşturma kararı ile, hâkim durumda olduğu ve RKHK’nın 6. Maddesini ihlal ettiği belirtilen Google ekonomik bütünlüğüne 93.083.422,30 TL idari para cezası verilmiştir. İlgili dönemde AB Komisyonu tarafından da soruşturma konusu edilen Google Android mobil cihazları hakkında Komisyon’un 2018 tarihli Android Kararı[74] ile benzer bir karar alınmıştır. Öte yandan, Ekim 2020 itibari ile henüz gerekçeli kararı yayınlanmayan 13.02.2020 tarihli ve 20-10/119-69 sayılı Google Shopping Kararı[75] Google aleyhine sonuçlanan ikinci soruşturmadır ve gene Komisyon’un 2017 tarihli Google Shopping Kararı[76] ile paralel düzenlemeler içermektedir. Bu doğrultuda Kurul’un 2020 tarihli Shopping kararı ile, genel arama hizmetleri ve çevrim içi alışveriş karşılaştırma hizmetleri pazarlarında hâkim durumda olduğuna karar verilen Google ekonomik bütünlüğüne RKHK’nın 6. Maddesini ihlal ettiği gerekçesi ile bu defa 98.354.027,39 TL idari para cezası verilmiştir.

Yukarıda yer verilen Facebook, Amazon gibi dijital platformlara ilişkin kararlarda üzerinde durulan konu genel itibari ile dijital sektörün çok taraflı Pazar yapısı, sektördeki dolaylı ağ etkisi ve sektörün veri bazlı oluşudur. Bu özelliklerin yanı sıra dijital sektördeki “finansal yapı” da geleneksel pazarlardan son derece farklı olan önemli bir ayrıştırıcı unsurdur. Nitekim Google arama motoru gibi “birçok çevrim içi platformda da gözlemlendiği üzere, genel arama hizmetleri pazarında aramayı yapan kullanıcı/tüketici aldığı hizmet için doğrudan bir bedel ödememekte, arama motoru tarafından doğrudan ya da dolaylı olarak ücretlendirilen taraf çoğu durumda içerik sağlayıcılar olmaktadır.”[77] Bunun sebebi, Dijital platformlarda elde edilen gelirin büyük bir oranının reklamlar aracılığı ile sağlanmasıdır. Nitekim Rekabet Kurumu tarafından Google’a ilişkin yürütülen ilk soruşturma olan Google Android Kararı’nda, hâkim durumda olduğu tespit edilen Google’ın ana gelir kaynağının yaklaşık %90 oranı ile Google ürünlerini kullanan tüketicilere yönelik reklam yerlerini yine Google hizmetleri (Adwords, AdSense ve AdX) üzerinden sunmak suretiyle elde ettiği reklam gelirlerinin oluşturduğu belirtilmiştir.[78] Bu noktada aslında platformların Pazar gücünü belirleyen etkinin trafik akışı olduğu görülmektedir.

Burada tartışılan önemli bir konu ise, kullanıcıların parasal bir bedel ödememesine rağmen, kişisel verilerinin ilgili platform tarafından kaydedilmesinin manevi bir ücret olup olmadığı tartışması ve kişisel verilerin dijital piyasalarda Pazar gücü bakımından oluşturduğu etkidir. Nitekim “Google’ın reklamcılık hizmetleri bakımından gelir ve üstünlük sağladığı bir başka alan kullanıcı verilerine hakimiyetidir” zira, reklam verenlerin hedef reklamlar aracılığı ile daha iyi dönüşler alabilmesi için Google tarafından tüketici davranışları ve alışkanlıklarına ilişkin kullanıcıya özgü veriler veri tabanına kaydedilir.[79] Google’ın pazardaki bu gücüne ilişkin olarak Google Android 2018 Kararı ile; cihaz üreticileri ile imzalanan “Mobil Uygulama Dağıtım Sözleşmelerinde yer alan Google aramanın sözleşme ile belirtilen noktalarda varsayılan olarak atanmasına ve Google arama parçacığının ana ekranda konumlandırılmasına; Google Webview bileşeninin ilgili işlev için varsayılan ve tek bileşen olarak atanmasına yönelik uygulamaları ile Gelir Paylaşımı Sözleşmelerinde yer verilen ve Google aramanın cihazlarda münhasıran yüklenmesini temin eden hükümler” dolayısı ile hakim durumun kötüye kullanıldığına karar verilmiştir.[80] İdari para cezası öngörülen ilgili karar ile, bu noktada ihlali sonlandırmak ve pazardaki etkin rekabetin tesis edilmesini temin etmek için Google’a  aşağıda verilen ek yükümlülükler de getirilmiştir:

“- Türkiye’de satışa sunulmak üzere üretilen cihazlarında Ticari Android İşletim Sistemi kullanmak isteyen cihaz üreticileriyle yaptığı sözleşmelerde;

  • Lisanslamaya koşul olarak sunduğu Google arama parçacığının ana ekranda ayrıcalıklı olarak yüklenmesi zorunluluğunu düzenleyen veya doğrudan/dolaylı olarak buna işaret eden sözleşme hükümlerinin sözleşmelerden kaldırılması, böylelikle cihaz üreticilerinin ana ekranda konumlandıracakları arama parçacığının sağlayıcısını Google veya rakipleri arasından seçim hakkının güvence altına alınması ve cihaz üreticilerinin Google dışındaki arama parçacıklarını da ana ekranda tek başına yerleştirebilme özgürlüklerinin tesis edilmesi,
  • Lisanslamaya koşul olarak sunulan, Google aramanın mevcut tasarım yapısı içerisinde yer alan ve sözleşmelerde yer verilen tüm arama erişim noktalarında varsayılan olarak atanmasına ilişkin şartların kaldırılması ve tasarım tercihleri sonucunda ortaya çıkabilecek tüm arama noktalarında Google aramanın varsayılan olarak atanmasına ilişkin yeni yükümlülükler getirilmemesi,
  • Lisanslamaya koşul olarak sunulan, Google Webview bileşeninin varsayılan ve münhasıran uygulama içi internet tarayıcısı olarak yüklenmesi zorunluluğunu düzenleyen veya doğrudan/dolaylı olarak buna işaret eden sözleşme hükümlerinin sözleşmelerden kaldırılması,
  • Yukarıda sayılan üç yükümlülük ile yasaklanan sonuçları doğuracak şekilde mali veya başka yollarla teşviklerde bulunulmaması,

– Cihaz üreticileri ile imzalanan Gelir Paylaşımı Sözleşmeleri başta olmak üzere mevcut tüm sözleşmelerden Google aramanın rakiplerinin cihazlara ön yüklenemeyeceğine ve cihaz üreticilerinin cihazlardaki arama noktalarının herhangi birinde Google aramaya rakip ürünleri kullanamayacaklarına dair yükümlülüklerin sözleşmelerden çıkarılması.”[81]

Kurul’un Google aleyhine ikinci soruşturma kararı ise Google Karşılaştırmalı Alışveriş Servisleri’ne ilişkindir. Bu soruşturma açısından da dikkat çekici unsur gene Google’ın sahip olduğu veri gücü ve bu verileri kendi uygulamaları arasında aktarma imkanıdır. Nitekim elinde veri tabanı gibi güçlü bir aracı olan Google aynı zamanda arama motorunun da sahibi olduğundan arama sonuçlarını, kendi ürünü olan Karşılaştırmalı Alışveriş Servisleri sayesinde lehine düzenleme imkanına sahiptir. Bu noktada hâkim durumun kötüye kullanıldığı ve kullanıcılar arasındaki fırsat eşitliğine aykırı davranıldığında bahisle 20-10/119-69 sayılı Google Shopping Kararı[82] ile, çevrim içi alışveriş karşılaştırma hizmetleri pazarlarında hâkim durumda olduğunu belirttiği Google’a 98.354.027,39 TL ceza vermiş ve ihlali sonlandırmak ve pazardaki etkin rekabetin tesis edilmesini temin etmek için aşağıda yer verilen yükümlülükler getirilmiştir.

“- Gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 3 (üç) aylık süre içerisinde yerine getirilmek ve Kuruma tevsik edilmek üzere;

  • Genel arama sonuç sayfasında rakip alışveriş karşılaştırma hizmetlerinin kendi ilgili hizmetlerinden daha az avantajlı olmayacakları koşulları sağlaması,
  • Mobil mecraya uyumlu olacak şekilde, diğer mecralarda da Shopping Unit’e ait başlığın tıklanma özelliğini kaldırması,
  • Shopping Unit’in başlığında ve etiketlenmesinde bu alanın reklam olduğuna ilişkin belirsizliği makul şekilde gidermesi,
  • Google’da yapılan aramalarda ürün adı ile birlikte açıkça alışveriş karşılaştırma hizmeti sunan rakiplerinin marka veya site adına yer verilmesi durumunda Shopping Unit’in öncelikli olarak konumlandırılmasına son vermesi

-İlk uyum tedbirinin uygulanmaya başlamasından itibaren beş yıllık süre boyunca ve yılda bir periyodik olarak Kuruma rapor sunması.”

Bu noktada görülmektedir ki Rekabet Kurumu, Google’a ilişkin yürüttüğü soruşturmalarında Komisyon içtihatları ile uyumlu bir biçimde kararlar almaktadır. Öte yandan rekabet ihlalinin tespit edildiği durumlarda yalnızca idari para cezasına hükmedilmemekte, Pazarın tekrar rekabetçi düzeye ulaşabilmesi için ilgili rekabete aykırı davranışlara son verilmesi ve tekrar edilmemesi adına düzenleyici davranışsal şartlar öngörülmektedir.

  • Dijital Market Özelinde Yemek Sepeti ve Sahibinden.com (“Sahibinden”) İhlal Kararları

Online paket servisi hizmeti sektöründeki bazı teşebbüslerin[83] başvurusu üzerine, pazarın Yemek Sepeti tarafından domine edildiği ve pazara ilk giren olmak avantajı ile rakiplerine kıyasla özellikle restoranlarla yaptığı sözleşmeler bakımından üstünlüğünün olduğu yönündeki iddialar doğrultusunda, Rekabet Kurumu Yemek Sepeti’ne ilişkin 18.03.2015 tarihinde soruşturma başlatmıştır. Kurum’un 09.06.2016 tarih ve 16-20/347-156 sayılı 2016 Yemek Sepeti Soruşturma kararında[84] üzerinde durulan konu, Yemek Sepeti’nin restoranlarla yaptığı anlaşmalardır. 50 ilde rakibi bulunmayan, rakibinin bulunduğu 12 ilin 11’inde yine tekele yakın konumda olan Yemek Sepeti’nin pazardaki bu hakimiyeti nedeni ile bazı platformların pazarı terk etmesi ve/veya iş modellerini değiştirmesi gerektiği göz önünde bulundurularak, “online yemek siparişi-servisi platform hizmetleri” pazarında hâkim durumda olduğuna karar verilmiştir. Hâkim durumda olan Yemek Sepeti, platformunda yer almak isteyen restoranlarla MFC (En Çok Kayrılan Müşteri Şartı) uygulamasını barındıran bir sözleşme yapmaktadır. Bu sözleşme doğrultusunda restoranlar, rakip platformlarda daha iyi/farklı koşullarda hizmet sunmaktan engellenmektedir. Bu kapsamda MFC uygulaması nedeni ile ilgili pazarda dışlayıcı etkiler doğurduğu belirtilen Yemek Sepeti’ne, RKHK’nun 6. Maddesi’ni ihlal ettiği gerekçesi ile 427.977,70 TL idari para cezası verilmiş ve bahsi geçen MFC uygulamasının son bulması için restoranlarla arasında yaptığı sözleşmenin yeniden düzenlenmesine karar verilmiştir.

Dijital sektörler açısından incelenmesi önem arz eden bir başka konu aşırı fiyatlama davranışıdır. Rekabet hukuku bakış açısı ile rekabet ihlali olarak değerlendirilen aşırı fiyatlama davranışı, tüketici refahında doğrudan bir kayba ve dağılım etkinsizliğine yol açan ve sömürücü nitelikte kabul edilen bir davranıştır.[85] Rekabet Kurumu’nun Sahibinden’e ilişkin incelemesinde ön planda tutulan aşırı fiyat uygulamasının, “hâkim durumda bulunan bir teşebbüsün rekabetçi şartlarda uygulayamayacağı ve sunduğu ürünün/hizmetin ekonomik değerinin önemli ölçüde üzerinde olan fiyatlar” olarak değerlendirildiği görülmektedir.[86]

Kurul, Sahibinden’e ilişkin olarak 2015 tarihinden itibaren iki ön-araştırma[87] ve bir soruşturma[88] yürütmüştür. 2015 senesindeki araştırma, ikinci el otomotiv satıcılarının (oto galeri) şikâyeti üzerine yürütülürken 2017 senesindeki araştırma emlak sektöründen gelen şikayetler sonucu yapılmıştır. 2018 senesinde her iki sektörden de gelen, “vasıta ve emlak satış/kiralama hizmetlerine yönelik on-line platform hizmeti pazarlarında aşırı fiyat uygulamak suretiyle 4054 sayılı Kanun’un 6. maddesini ihlal edildiği” yönündeki şikayetler doğrultusunda yürütülen soruşturmada; raportörlerin, “teşebbüsün hâkim duruma gelmesinde, yönetsel becerilerinin de payının bulunması; yüksek fiyatlamanın tüketici refahı üzerinde olumsuz etki yaratma ihtimalinin düşük olması ve orta-uzun vadede ilgili pazarlarda gözlenen yüksek fiyatların, piyasaya giren güçlü teşebbüslerin SAHİBİNDEN.COM üzerindeki rekabetçi baskıyı artırması suretiyle baskılanacağının, böylece rekabetçi pazarlarda gözlenebilecek düzeylere yakınsayacağının öngörülmesi nedeniyle” rekabetin ihlal edilmediği yönündeki görüşüne karşın Kurul, çoğunluk raportör görüşünden farklı olarak,  Sahibinden’in aşırı fiyatlama yolu ile hakim durumunu kötüye kullandığına karar vermiştir.

Sahibinden’in, ilgili pazara ilk giren oyuncu olması ve kendi stratejik kararları sayesinde platform üzerinde yüksek trafik akışı sağlayarak rakiplerine nazaran ciddi bir fiyat koyma gücü oluşturduğu ve 2014 senesinden itibaren fiyat seviyesini ciddi oranda artırdığı belirtilen kararda,  fiyat seviyesini aşağı çekecek bir rekabetin 2015-2017 arası dönemde yaşanmadığı ve pazardaki mevcut giriş engelleri dolayısı ile Kurum müdahalesi olmaksızın pazarın savunulduğunun aksine kendiliğinden olağan seyrine dönmediği belirtilerek[89], Sahibinden aleyhine 10.680.425,98 TL idari para cezası verilmiştir.

Ancak, aşırı fiyat şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında yerel mahkemede açılan davada, Ankara 6.İdare mahkemesi tarafından dava kabul edilerek 18.12.2019 tarihli karar[90] ile işlem iptal edilmiştir. Kararın gerekçesinde aşırı fiyatlama davranışlarına müdahalede açık ve net bir şekilde fiyat marjlarının aşırı olduğunun kısa, orta ve uzun vadede şirket davranışlarının etkisinin tüketici aleyhine olacağının ispatlanmaması nedeniyle ihlal kararı verilmesinin sağlam gerekçelere dayanmadığı, bu nedenle kararın hukuka aykırı olduğu vurgulanmıştır. Kanaatimizce rekabet hukuku uygulaması bakımından doğru bir değerlendirme ile iptal kararı verilmiş olmasına karşın, dijital sektörün yapısı ve buradaki hâkim durumun klasik sektörlerden farklı olduğu değerlendirmesi ile farklı bir aşırı fiyat değerlendirmesi yapıldığının kabulü de mümkün olabilecektir. Bu doğrultuda ilk derece mahkemesi kararının istinaf ve temyiz incelemesi sonucu nihai halinin beklenmesi doğru olacaktır.

  1. Dijital Pazarlarda Rekabet Hukuku Uygulamalarına Dair Genel Değerlendirme ve Sonuç

Yukarıda aktarmış olduğumuz üzere dijital pazarlar, yaratılan etkinin büyüklüğünün sağlanması ve ilk giren avantajları nedeniyle[91] genel olarak birkaç platform oyuncusunun hakimiyeti altındadır. Bu durum rekabet hukuku açısından hâkim durumunun kötüye kullanılması ihlallerini gündeme getirmektedir. Bu ihlallerin kişisel veri hukuku açısından da ilişkili bir biçimde gündeme geldiği görülmektedir. Rekabet Hukuku uygulamasında; özellikle platformların pazar payları ve hâkim durum analizleri üzerinde durulurken, çok yanlı Pazar yapısı, taraflar arası dolaylı ağ etkisi, reklamcılık bazlı gelir elde etme gibi dijital sektörü diğer sektörlerden ayıran unsurlar üzerinde durulmaktadır. Aslında bütün bu unsurların çevresinde toplandığı kavram kişisel veridir. Dijital sektörde gelirler reklamlar üzerinden elde edilmektedir ve her oyuncunun nihai hedefi daha fazla reklamı ilgili kullanıcıya ulaştırıp daha fazla tıklama almak olmaktadır.

Facebook, Google gibi dev platformların kişisel veri tabanı aracılığı ile hedef reklamı kullanıcı ile buluşturma imkânı vardır. Örneğin Google kendi arama motoru üzerinden kendi karşılaştırmalı alışveriş servisi ile hizmet sunarken sosyal ağ platformunda hâkim pozisyonda olan Facebook, sosyal platformda beğenilen/paylaşılan her bir veriyi başka bir platforma taşıyabilecek güçtedir. Bu noktada, rekabet otoritelerine düşen, dijital platformları hukuksal bir sınır içine almaktır. Girişimciler ne platform üzerinde stratejik ve yaratıcı hamleler yapamayacak kadar bastırılmalı ne de Pazar güçlerini arkalarına alarak hâkim durumlarını kötüye kullanacak kadar serbest bırakılmalıdır. Bu noktada yayımlanan Komisyon rapor ve kararları, sektör raporu oluşturma hazırlığındaki Rekabet Kurumu’na da yol gösterici nitelikte olacaktır.

Dijital sektör yeni olduğu kadar canlı ve değişken bir sektördür ve Rekabet Hukuku bakımından ele alınması çok kısa bir zamanda gündeme gelmiştir. Henüz üzerinde tartışmaların devam ettiği sektöre ilişkin birçok rekabet otoritesi kararlar alarak bir içtihat oluşturma ve gerek raporlarla gerekse yeni yasalarla sektörü kontrol altına alma yolundadır. Ancak kanaatimizce rekabet hukuku uygulaması bakımından ilk giren avantajı yaşanan bu sektörlerde öncelikle “rekabetin kısıtlanması” kriteri üzerinden bu tür yapıların birleşme ve devralma yapmaları ve kendilerine rakip olabilecek yeni giriş yapan yazılımları satın almalarının önüne geçilmesi gerekmekte idi. Ancak mevcut düzenlemeler ışığında, “hâkim durum testi” ile müdahale edilemeyen bu yapı günümüzde en ve süper hâkim durumda teşebbüslerin oluşmasını sağlamıştır. Bu dönemden sonra özellikle hâkim durumun kötüye kullanılmasına yönelik karar ve “remedies” adı verilen şart getirmek suretiyle alınabilecek “çareler” ile rekabet kurumlarının bu dev güçleri biraz yola getirme çabalarının takdir edilmesi gerektiğini değerlendirmekteyiz.

Rekabet Kurumu da dünyadaki gelişmeleri takip etmekte ve kararlarında dijital sektörün kendine has dinamiklerini Avrupa Komisyonu kararlarına benzer bir şekilde yorumlamaktadır. Bu doğrultuda Kurum tarafından alınan Google, Sahibinden.com gibi kararların Türk Rekabet Hukuku uygulamasına yol gösterici olacağı kanaatindeyiz. Ayrıca Türk Rekabet Kurumu’nun dijital sektöre yönelik gerçekleştirmekte olduğu sektör araştırması kapsamında, dijital sektörün düzenleyici otoritesi olan Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu ile de iş birliği yaparak, öncelikle tüm alanlarda pazara yeni giren oyuncuların korunması, desteklenmesi için politika önerileri getirmesini ummaktayız. Ayrıca rekabet hukuku kapsamında getirilmekte olan “çarelerin” uygulanmasının da ısrarla takip edilmesi gerektiğini düşünmekteyiz.

Sonuç olarak her ne kadar geç kalınmış da olsa, dünya ve Türkiye Rekabet Hukuku uygulamalarının doğru bir şekilde kullanımı ile dijital sektörün kendine has özellikleri dikkate alınarak ve yerleşik Rekabet Hukuku prensipleri daha esnek, yenilikçi bir bakış açısı ile yorumlanarak yeni ticaret modeli olan dijital sektör daha rekabetçi bir düzeye getirilebilecektir.

 

KAYNAKÇA

Akademik Çalışmalar:

  1. ARGENTON C & PRÜFER J, Search Engine Competition with Network Externalities (vol.8, issue 1, Journal of Competition Law & Economics, 2012)
  2. EVANS D & SCHMALENSEE R, The Industrial Organization of Markets with Two-Sided Platforms (vol.3, issue 1 Journel Competition Policy International, 2007)
  3. GÜRKAYNAK G, Competition And Antitrust in The Digital Age (International Law Office, 2017)
  4. LÓPEZ GONZÁLEZ J & JOUANJEAN M, Digital Trade: Developing a Framework for Analysis (OECD Trade Policy Papers, No. 205, OECD Publishing, Paris, 2017)
  5. NEWMAN, JM, The Myth of Free (86 Geo. Wash. L. Rev. 513 2018)
  6. NEWMAN, JM, Antitrust in Digital Markets (72 Vand. L. Rev. 1497, 2018)
  7. PERRİN A & ANDERSON M, Share of U.S. adults using social media, including Facebook, is mostly unchanged since 2018 (PEW RESEARCH CENTER, 2019)
  8. PODSZUN R, Facebook Case: The Reasoning, (D’Kart, 2020)
  9. SRİNİVASAN D, The Antitrust Case Against Facebook: A Monopolist’s Journey Towards Pervasive Surveillance in Spite of Consumers’ Preference for Privacy (Berkeley Business Law Journal Vol. 16:1, 2019)

Duyurular/ Raporlar/ Haberler:

  1. CNBC, More than 75 percent of US online consumers shop on Amazon most of the time, 2017
  2. European Commission, Antitrust: Commission fines Google €2.42 billion for abusing dominance as search engine by giving illegal advantage to own comparison shopping service, 2017
  3. European Commission, Antitrust: Commission fines Google €4.34 billion for illegal practices regarding Android mobile devices to strengthen dominance of Google’s search engine, 2018
  4. European Commission, Antitrust: Commission opens investigation into possible anti-competitive conduct of Amazon, Case AT.40462, 2019
  5. European Commision, Antitrust: Commission fines Google €1.49 billion for abusive practices in online advertising, 2019
  6. GERADIN D, European Commission issues terms of reference for study on “platforms with significant network effects acting as gatekeepers, 2020
  7. German Federal Ministry for Economic Affairs and Energy, Commission of ‘Competition Law 4.0’, A new competition framework for the digital economy, 2019
  8. Google Acquisitions, MicroAcquire (https://acquiredby.co/google-acquisitions/ )
  9. Hürriyet, Rekabet Kurumu Dijital Rekabetin Kurallarını Yazıyor, 2020
  10. JOHNSTON M, How Facebook Makes Money, INVESTOPEDIA, 2020
  11. Rekabet Kurumu, Rekabet Kurulu Dijital Ekonomiyi Mercek Altına Alıyor, 2020
  12. Rekabet Kurumu, Google Reklamcılık ve Pazarlama Ltd. Şti., Google International LLC, Google LLC, Google Ireland Limited ve Alphabet Inc. Hakkında Soruşturma Açıldı, 2019
  13. Rekabet Kurumu, Google Reklamcılık ve Pazarlama Ltd. Şti, Google International LLC, Google LLC, Google Ireland Limited ve Alphabet Inc. hakkında yürütülen soruşturmanın sözlü savunma toplantısı 1 Temmuz 2020 tarihinde yapılacak, 2019
  14. Rekabet Kurumu, Google Reklamcılık ve Pazarlama Ltd. Şti., Google International LLC, Google LLC, Google Ireland Limited ve Alphabet Inc. Hakkında Soruşturma Açıldı, 2019
  15. Statcounter, Browser Market Share Worldwide, 2020
  16. Statista, Global market share of search engines 2010-2020, 2020
  17. MarketingLand, Amazon owns more than 90% market share across 5 different product categories, 2018

Kararlar:

  1. Alman Federal Mahkemesi, 23.06.2020 Tarihli KVR 69/19 sayılı Karar
  2. Ankara 6. İdare Mahkemesi 2019/946 E. 2019/2625 K, 18/12/2019
  3. Bundeskartellamt, Case Report of 17 July 2019, B2-88/18
  4. Bundeskartellamt, Case B6-22/16 Facebook, Exploitative business terms pursuant to Section 19(1) GWB for inadequate data processing, 2019
  5. Bundeskartellamt, Case B6-22/16, Veröffentlichte Entscheidung zum Facebook Verfahren, 2019
  6. European Commission, Decision of 27 June 2017 in Case. AT.39740 Google Search (Shopping)
  7. European Commission, Decision of 18 July 2018 in Case. AT.40099 Google Android
  8. REKABET KURULU, 01.10.2018 tarihli 18-36/584-285 Sayılı Sahibinde.com Kararı
  9. REKABET KURULU, 10.11.2015 tarihli 5-40/662-231 Sayılı D-Market Kararı
  10. REKABET KURULU, 28.12.2015 tarihli 15-46/766-281 Sayılı Google Önaraştırma Kararı
  11. REKABET KURULU, 16.11.2016 tarihli ve 16-39/638-284 Sayılı Google Önaraştırma Kararı
  12. REKABET KURULU, 23.03.2017 tarihli 17-11/127-56 Sayılı Google Önaraştırma Kararı
  13. REKABET KURULU, 07.11.2019 tarihli ve 19-38/575-243 Sayılı Google Önaraştırma
  14. REKABET KURULU 18.05.2016 tarihli ve 16-17/286-129 Sayılı Google Önaraştırma
  15. REKABET KURULU, 19.09.2018 tarihli 18-33/555-273 Sayılı Google Android Kararı
  16. REKABET KURULU, 13.02.2020 tarihli 20-10/119-69 Sayılı Google Shopping Kararı
  17. REKABET KURULU, 09.06.2016 tarihli 16-20/347-156 Sayılı Yemeksepeti Kararı
  18. REKABET KURULU, 19.02.2015 tarihli 15-08/109-45 Sayılı Sahibinden.com Önaraştırma
  19. REKABET KURULU, 04.05.2017 tarihli 17-15/175-87 Sayılı Sahibinden.com Önaraştırma Kararı
  20. OLG Düsseldorf, Case VI-Kart 1/19 (V), 2019
  21. US District Court For The District Of Columbia, Stipulated Order for Civil Penalty, Monetary Judgement, and Injunctive Relief, United States v. Facebook No. 19-cv-2184

Konferans/ Sempozyum/Anket:

  1. Economic Commission for Latin America and the Caribbean (ECLAC), Data, algorithms and policies: redefning the digital World (LC/CMSI.6/4), Santiago, 2018
  2. İstanbul Barosu Tüketici Hakları ve Rekabet Hukuku Merkezi, Elektronik Ticarette Rekabet Hukuku Uygulamaları Sempozyumu 1. Oturum: E-Ticaret Platformları (2019)
  3. UNCTAD, Competition issues in the digital economy Note by the UNCTAD secretariat, United Nations Conference on Trade and Development, Eighteenth session Geneva, 2019

Diğer:

  1. 15 U.S.C. § 2.,
  2. European Public Consultation Document (2016)
  3. Facebook Gizlilik Politikası 2004

[1]Aysel Alp, ‘Rekabet Kurumu Dijital Rekabetin Kurallarını Yazıyor’ (Hürriyet, 7 Mart 2020) <https://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/rekabet-kurumu-dijital-rekabetin-kurallarini-yaziyor-41463138> erişim tarihi 5 Ekim 2020

[2]Rekabet Kurumu, ‘Rekabet Kurulu Dijital Ekonomiyi Mercek Altına Alıyor’ (Rekabet Kurumu, 8 Mayıs 2020) <https://www.rekabet.gov.tr/tr/Guncel/rekabet-kurulu-dijital-ekonomiyi-mercek–61aedbe40a91ea11811a00505694b4c6> erişim tarihi 5 Ekim 2020

[3]John M. Newman, ‘Antitrust in Digital Markets’ (2019) 72 (5) Vanderbilt Law Review 1497, s. 1502 <https://scholarship.law.vanderbilt.edu/vlr/vol72/iss5/2/> erişim tarihi 5 Ekim 2020

[4] İstanbul Barosu, ‘Elektronik Ticarette Rekabet Hukuku Uygulamaları Sempozyumu’ (İstanbul Barosu,  28 Ocak 2020) s.5 p.2 <https://www.istanbulbarosu.org.tr/YayinDetay.aspx?ID=559&desc=ELEKTRON%C4%B0K-T%C4%B0CARETTE-REKABET-HUKUKU-UYGULAMALARI-SEMPOZYUMU> erişim tarihi 5 Ekim 2020

[5]Gönenç Gürkaynak, ‘Competition And Antitrust in The Digital Age’ (International Law Office, 27 Nisan 2017) s.1 p.5 <https://www.gurkaynak.av.tr/docs/c10ed-competition-and-antitrust-in-the-digital-age.pdf > erişim tarihi 5 Ekim 2020

[6]Javier López González & Marie-Agnes Jouanjean, ‘Digital Trade: Developing a Framework for Analysis’ (2017) 205

OECD Trade Policy Papers <https://www.oecd-ilibrary.org/docserver/524c8c83-en.pdf?expires=1592142076&id=id&accname=guest&checksum=635E6E5C814B29E4F7A28CE6DDADF92C> erişim tarihi 5 Ekim 2020

[7]Rekabet Kurumu, 10.11.2015 tarihli 5-40/662-231 sayılı D-Market Kararı, <https://www.rekabet.gov.tr/Karar?kararId=010fa628-4d37-478d-8e54-47309a72b588> erişim tarihi 5 Ekim 2020

[8]‘European Public Consultation Document’ (European Commission, 2016) <https://ec.europa.eu/information_society/newsroom/image/document/2016-7/efads_13917.pdf> erişim tarihi 5 Ekim 2020

[9] Economic Commission for Latin America and the Caribbean (ECLAC), ‘Data, Algorithms And Policies: Redefining The Digital World’ (ECLAC, 2018) < https://repositorio.cepal.org/bitstream/handle/11362/43515/7/S1800052_en.pdf > erişim tarihi 5 Ekim 2020

[10] Note by the UNCTAD Secretariat, ‘Competition Issues In The Digital Economy’, (UNCTAD, 2019) s.4, p.5, <https://unctad.org/meetings/en/SessionalDocuments/ciclpd54_en.pdf> erişim tarihi 5 Ekim 2020

[11] İstanbul Barosu (n 5) s. 9 p.3

[12]Rekabet Kurumu, 01.10.2018 tarihli 18-36/584-285 sayılı Sahibinden.com Kararı, s.9 p.38, <https://www.rekabet.gov.tr/Karar?kararId=8a58df07-f31b-457e-b936-9fa3afd5fdbf > erişim tarihi 5 Ekim 2020

[13] UNCTAD (n 11) s. 3 p.3

[14]Courtney Reagan & Jodi Gralnick, ‘More than 75 percent of US online consumers shop on Amazon most of the time’ (CNBC, 2017) <https://www.cnbc.com/2017/12/19/more-than-75-percent-of-us-online-consumers-shop-on-amazon-most-of-the-time.html>  erişim tarihi 5 Ekim 2020

[15]Amy Gesenhues, ‘Amazon owns more than 90% market share across 5 different product categories’, (MarketingLand, 2018) <https://marketingland.com/amazon-owns-more-than-90-market-share-across-5-different-product-categories-report-241135> erişim tarihi 5 Ekim 2020; ‘Browser Market Share Worldwide (Statcounter, 2020) <http://gs.statcounter.com/social-media-stats 5 Ekim 2020; ‘Global market share of search engines 2010-2020’ (Statisca, 2020) <https://www.statista.com/statistics/216573/worldwide-market-share-of-search-engines/> erişim tarihi 5 Ekim 2020

[16] Andrew Perrin & Monica Anderson ‘Share of U.S. adults using social media, including Facebook, is mostly unchanged since 2018’ (Pew Research Center, 2019), https://www.pewresearch.org/fact-tank/2019/04/10/share-of-u-s-adults-using-social-media-including-facebook-is-mostly-unchanged-since-2018/ erişim tarihi 5 Ekim 2020

[17]John M. Newman, ‘The Myth of Free’ (2018) 86 (513) The George Washington Law Review <https://www.gwlr.org/wp-content/uploads/2018/06/86-Geo.-Wash.-L.-Rev.-513.pdf >  erişim tarihi 5 Ekim 2020

[18]Matthew Johnston, ‘How Facebook Makes Money’ (Investopedia, 2020) <https://www.investopedia.com/ask/answers/120114/how-does-facebook-fb-make-money.asp> erişim tarihi 5 Ekim 2020

[19]15 U.S.C. § 2. <https://www.law.cornell.edu/uscode/text/15/2> erişim tarihi 5 Ekim 2020

[20] US District Court For The District Of Columbia, ‘Stipulated Order for Civil Penalty, Monetary Judgement, and Injunctive Relief, United States v. Facebook’, No. 19-cv-2184, <https://www.ftc.gov/system/files/documents/cases/182_3109_facebook_order_filed_7-24-19.pdf> erişim tarihi 5 Ekim 2020

[21] Dina Srinivasan, ‘The Antitrust Case Against Facebook: A Monopolist’s Journey Towards Pervasive Surveillance in Spite of Consumers’ Preference for Privacy’ (2019) 16 (1) Berkeley Business Law Journal, 39, s. 44 p.2 <https://lawcat.berkeley.edu/record/1128876> erişim tarihi 5 Ekim 2020

[22] Bkz.  Facebook Gizlilik Politikası 2004, <http://www.thefacebook.com/policy.php>

[https://web.archive.org/web/20050107221705/http://www.thefacebook.com/policy.php] erişim tarihi 5 Ekim 2020

[23] Srinivasan (n 22) s. 48 p.3

[24] ibid s. 44 p.2

[25] Note by the UNCTAD Secretariat (n11) s. 6 p.15

[26] Bundeskartellamt, Case Report of B6-22/16, Facebook, Exploitative business terms pursuant to Section 19(1) GWB for inadequate data processing’  (2019) <https://www.bundeskartellamt.de/SharedDocs/Entscheidung/EN/Fallberichte/Missbrauchsaufsicht/2019/B6-22-16.pdf?__blob=publicationFile&v=3> erişim tarihi 5 Ekim 2020

[27] ibid s. 4 p.4

[28] ibid s. 1 p.2

[29] ibid s. 8 p.4

[30] ibid s. 5,6,7

[31] ibid s. 4 p.4

[32] ibid s. 7 p.2

[33] ibid s. 7 p.2

[34] ibid s. 7 p.4

[35] ibid s. 12 p.2

[36]Bundeskartellamt, Case Decision of B6-22/16 ‘Veröffentlichte Entscheidung zum Facebook Verfahren’, (2019) 2-7, <https://www.bundeskartellamt.de/SharedDocs/Entscheidung/DE/Entscheidungen/Missbrauchsaufsicht/2019/B6-22-16.pdf?__blob=publicationFile&v=8> erişim tarihi 5 Ekim 2020

[37] OLG Düsseldorf, Interim Decision of Case VI-Kart 1/19 (V), 2019 <https://perma.cc/WFJ2-JWEM> erişim tarihi 5 Ekim 2020

[38] Alman Federal Mahkemesi, 23.06.2020 Tarihli KVR 69/19  sayılı Karar <https://juris.bundesgerichtshof.de/cgi-bin/rechtsprechung/document.py?Gericht=bgh&Art=en&sid=bedd4af3c9d89a4dcaa64fc85d244e9e&nr=109506&pos=0&anz=107 >

[39] ibid p. 14

[40] Rupprecht Podszun, ‘Facebook Case: The Reasoning’ (D’Kart, 28 Ağustos 2020) <https://www.d-kart.de/en/blog/2020/08/28/facebook-case-the-reasoning/ erişim tarihi 5 Ekim 2020

[41] Alman Federal Mahkemesi, 23.06.2020 Tarihli KVR 69/19 sayılı Karar (no 39) p. 64

[42] Damien Geradin, ‘European Commission issues terms of reference for study on “platforms with significant network effects acting as gatekeepers’ (The Platform Law Blog, 2020) <https://theplatformlaw.blog/2020/05/11/european-commission-issues-terms-of-reference-for-study-on-platforms-with-significant-network-effects-acting-as-gatekeepers/ > erişim tarihi 5 Ekim 2020

[43] Richard Schmalensee & David S. Evans, ‘The Industrial Organization of Markets with Two-Sided Platforms’ (2007) 3 (1) Competition Policy International 150, s. 151 <https://papers.ssrn.com/sol3/papers.cfm?abstract_id=987341> erişim tarihi 5 Ekim 2020

[44] Geradin (n 43) s. 2

[45] Cédric Argenton & Jens Prüfer, ‘Search Engine Competition With Network Externalities’, (2012) 8 (1) Journal of Competition Law & Economics, s. 73 <https://pure.uvt.nl/ws/portalfiles/portal/1373523/search_engines.pdf> erişim tarihi 5 Ekim 2020

[46] UNCTAD (n11) s.4 p.6

[47] UNCTAD (n11) s.4

[48] MicroAcquire, ‘Google Acquisitions’, (MicroAcquire, 2020) <https://acquiredby.co/google-acquisitions/> erişim tarihi 5 Ekim 2020

[49] 339740 sayılı Google Shopping Soruşturması, 40099 sayılı Google Android Soruşturması, 40411 sayılı Google AdSense Soruşturması,

[50]European Commission, Decision of 27 June 2017 in Case. AT.39740 Google Search (Shopping), < https://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/TXT/HTML/?uri=CELEX:52018XC0112(01)&from=EN>

[51]European Commission, “Antitrust: Commission fines Google €2.42 billion for abusing dominance as search engine by giving illegal advantage to own comparison shopping service”, (European Commission, 2017) <https://ec.europa.eu/commission/presscorner/detail/en/IP_17_1784> erişim tarihi 5 Ekim 2020

[52] ibid p.13, p.29

[53]European Commission, ‘Summary of Commission Decision of 18 July 2018 relating to a proceeding under Article 102 of the Treaty on the Functioning of the European Union and Article 54 of the EEA Agreement’ (2019) C 402/19 Official Journal of the European Union <https://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/TXT/PDF/?uri=CELEX:52019XC1128(02)&from=EN> erişim tarihi 5 Ekim 2020

[54] European Commission, ‘Antitrust: Commission fines Google €4.34 billion for illegal practices regarding Android mobile devices to strengthen dominance of Google’s search engine’ (European Commission, 2018) <https://ec.europa.eu/commission/presscorner/detail/en/IP_18_4581> erişim tarihi 5 Ekim 2020

[55] ibid s. 4 p.31

[56] European Commission, ‘Antitrust: Commission fines Google €1.49 billion for abusive practices in online advertising’ (European Commission, 2019) <https://ec.europa.eu/commission/presscorner/detail/en/IP_19_1770> erişim tarihi 5 Ekim 2020

[57] ibid s. 1 p.3-4

[58] ibid s. 1 p.6

[59] ibid s. 1 p.6-7-8

[60] ibid s. 2 p.3-5

[61] ibid s. 2 p.9

[62] UNCTAD (n11) s.4 p.18

[63] UNCTAD (n11) s.4

[64] European Commission, ‘Antitrust: Commission opens investigation into possible anti-competitive conduct of Amazon’ (European Commission, 2019) < https://ec.europa.eu/commission/presscorner/detail/en/IP_19_4291 >   erişim tarihi 5 Ekim 2020

[65]Bundeskartellamt, Case Report of 17 July 2019, B2-88/18, <https://www.bundeskartellamt.de/SharedDocs/Entscheidung/EN/Fallberichte/Missbrauchsaufsicht/2019/B2-88-18.pdf?__blob=publicationFile&v=5>  erişim tarihi 5 Ekim 2020

[66] German Federal Ministry for Economic Affairs and Energy, Commission of ‘Competition Law 4.0’, ‘A new competition framework for the digital economy, (2019) s.48 p.4, <https://www.bmwi.de/Redaktion/EN/Publikationen/Wirtschaft/a-new-competition-framework-for-the-digital-economy.pdf?__blob=publicationFile&v=3> erişim tarihi 5 Ekim 2020

[67]Bundeskartellamt (n 66) s. 1 p.2

[68]Rekabet Kurumu, 28.12.2015 tarihli 15-46/766-281 sayılı Google Önaraştırma Kararı, https://www.rekabet.gov.tr/Karar?kararId=3dcd073d-4aeb-40da-b659-472b7aea8a12 erişim tarihi 5 Ekim 2020) ; Rekabet Kurumu 18.05.2016 tarihli ve 16-17/286-129 sayılı Google Önaraştırma Kararı, https://www.rekabet.gov.tr/Karar?kararId=45631534-8820-4695-a7a7-e6b5e6e22edf erişim tarihi 5 Ekim 2020; Rekabet Kurumu, 16.11.2016 tarihli ve 16-39/638-284 sayılı Google Önaraştırma Kararı, https://www.rekabet.gov.tr/Karar?kararId=be64f2cb-4f57-4004-be0d-354399eee0cb erişim tarihi 5 Ekim 2020; Rekabet Kurumu, 23.03.2017 tarihli 17-11/127-56 sayılı Google Önaraştırma Kararı, https://www.rekabet.gov.tr/Karar?kararId=0c708495-0ddc-40e6-9ede-b79993035370 erişim tarihi 5 Ekim 2020; Rekabet Kurumu, 07.11.2019 tarihli ve 19-38/575-243 sayılı Google Önaraştırma Kararı, https://www.rekabet.gov.tr/Karar?kararId=e2324c0a-0c68-4f6b-a024-1ca83990a174 erişim tarihi 5 Ekim 2020

[69] Rekabet Kurumu, ‘Google Reklamcılık ve Pazarlama Ltd. Şti., Google International LLC, Google LLC, Google Ireland Limited ve Alphabet Inc. Hakkında Soruşturma Açıldı’, (Rekabet Kurumu, 2019) <https://www.rekabet.gov.tr/tr/Guncel/google-reklamcilik-ve-pazarlama-ltd-sti–2c7aacc37a12e91180ec00505694b4c6> erişim tarihi 5 Ekim 2020

[70] Rekabet Kurumu, ‘Google Reklamcılık ve Pazarlama Ltd. Şti, Google International LLC, Google LLC, Google Ireland Limited ve Alphabet Inc. hakkında yürütülen soruşturmanın sözlü savunma toplantısı 1 Temmuz 2020 tarihinde yapılacak.’ (Rekabet Kurumu, 2020) <https://www.rekabet.gov.tr/tr/Guncel/google-reklamcilik-ve-pazarlama-ltd-sti–d34f0da1189cea11811a00505694b4c6 erişim tarihi 5 Ekim 2020

[71] Bkz. no 53

[72] Rekabet Kurumu, ‘Google Reklamcılık ve Pazarlama Ltd. Şti., Google International LLC, Google LLC, Google Ireland Limited ve Alphabet Inc. Hakkında Soruşturma Açıldı’ (Rekabet Kurumu, 2019) <https://www.rekabet.gov.tr/tr/Guncel/google-reklamcilik-ve-pazarlama-ltd-sti–7eb96e0acb44e91180f200505694b4c6> erişim tarihi 5 Ekim 2020

[73]Rekabet Kurumu, 19.09.2018 tarihli 18-33/555-273 sayılı Google Android Kararı, <https://www.rekabet.gov.tr/Karar?kararId=7d9ba7e3-2b8f-4438-87a5-26609eab5443> erişim tarihi 5 Ekim 2020

[74] Bkz. no 57

[75]Rekabet Kurumu, 13.02.2020 tarihli 20-10/119-69 sayılı Google Shopping Kararı, https://www.rekabet.gov.tr/Dosya/geneldosya/google-nihai-karar-pdf erişim tarihi 5 Ekim 2020

[76] Bkz. no 51

[77] Rekabet Kurumu, 07.11.2019 tarihli ve 19-38/575-243 sayılı Google Önaraştırma Kararı (no 69) s.7 p.11 64

[78] Rekabet Kurumu Google Android Kararı (no 74) s.9 p.19

[79] ibid s. 16 p.26, s.67 p.276-277

[80] ibid s. 16 p.515-2

[81] ibid s. 117 p.515-5

[82] Rekabet Kurumu Google Shopping Kararı (no 76)

[83] Bolbol Gıda ve İnternet Hizmetleri A.Ş., Grand Fast-Food-Hakan İmay ve Gizlilik Talepli Başvurucular

[84]Rekabet Kurumu, 09.06.2016 tarihli 16-20/347-156 sayılı Yemek Sepeti Kararı <https://www.rekabet.gov.tr/Karar?kararId=0bd0157a-2b4d-43ce-85a3-2af821bb387b> erişim tarihi 5 Ekim 2020

[85] Rekabet Kurumu Sahibinden.com Kararı (n 13) s. 11 p.50

[86] Rekabet Kurumu Sahibinden.com Kararı (n 13) s. 13 p.62

[87]Rekabet Kurumu, 19.02.2015 tarihli 15-08/109-45 sayılı Sahininden.com Ön Araştırma Kararı, <https://www.rekabet.gov.tr/Karar?kararId=4e2d662b-4a9b-4366-83f2-0985000f7117> erişim tarihi 5 Ekim 2020; Rekabet Kurumu, 04.05.2017 tarihli 17-15/175-87 sayılı Sahininden.com Ön Araştırma Kararı, <https://www.rekabet.gov.tr/Karar?kararId=fc0efdce-7d6a-4656-a1b0-0d6c492548de>  erişim tarihi 5 Ekim 2020

[88] Rekabet Kurumu Sahibinden.com Kararı (n 13)

[89] ibid s. 43 p.212

[90]Ankara 6. İdare Mahkemesi, 2019/946 E. 2019/2625 K., 18/12/2019

[91]Rekabet Kurumu Yemeksepeti Kararı (no 81), Rekabet Kurumu Sahibinden Kararı (no 13)